|
Tweet |
Arslan, değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“Bugün Baskil’de vatandaşın en büyük derdi TÜİK’in açıkladığı oranlar değil, pazara çıktığında cebinden eksilen paradır. Her hafta aynı ürünlere daha fazla para ödeyen bir halk var. Pazar filesi artık dolmuyor; sebzenin, meyvenin, temel gıdanın fiyatı her hafta değişiyor. TÜİK’in rakamları ise bu değişimi görmezden gelen, masa başında hazırlanmış bir tabloyu yansıtıyor.
Enflasyonun gerilediğini söylüyorlar ama pazardaki domates, biber, peynir ya da yağ bunun tam tersini anlatıyor. Market rafları her gün yenilenen etiketlerle dolu. Vatandaş artık temel gıdasını bile planlayarak almak zorunda kalıyor. Bir kilo yerine yarım kilo, bir paket yerine tek ürün alarak ay sonuna ulaşmaya çalışıyor. Bu tabloya rağmen enflasyonun düştüğünü iddia etmek, halkın yaşadığı ekonomik çöküşü yok saymaktır.
Baskil’de esnaf da tüketici de aynı noktada birleşiyor: Maliyetlerin düşmediği, üreticinin destek görmediği bir ortamda fiyatların sabit kalması mümkün değildir. Fakat TÜİK’in açıklamaları, bu gerçekleri örtbas eden bir politika aracına dönüştürülmüş durumda.
Bugün konuşulması gereken, enflasyon oranlarının nasıl düşük gösterildiği değil, halkın temel gıdaya erişimde neden zorlandığıdır. Pazardaki tablo, TÜİK’in açıkladığı rakamların tamamen dışında, çok daha ağır bir ekonomik gerçeğe işaret ediyor.”
Arslan, ekonomik politikanın halkın günlük yaşamını esas alması gerektiğini vurgulayarak, “Vatandaşın sofrasına yansımayan hiçbir veri gerçek değildir. Çözüm, rakamları makyajlamakta değil; üretimi destekleyen, maliyetleri düşüren ve alım gücünü artıran bir anlayışta yatmaktadır” dedi.